başka bir - Turco Inglés Diccionario
Historia

başka bir



Significados de "başka bir" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
General
başka bir another adj.
başka bir further adj.
başka bir that adj.
başka bir some other adj.

Significados de "başka bir" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
bağlı olan şirket (başka bir şirkete) affiliate n.
General
kendi vatanından başka bir memlekete yerleşme expatriating n.
başka bir şeyin yerine kullanılabilen şey substitute n.
tatil veya başka bir düzenlemenin potansiyel müşterilerin hoşuna giden özelliği veya yanı selling point n.
başka bir ülkeden gelen kişi alien n.
köprü aracılığıyla bir yolun üstünden geçen başka yol overpass n.
terkedilip sokakta veya başka bir yerde bulunan bebek foundling n.
geçiş (bir uygulamadan başka bir uygulamaya) changeover n.
daire veya başka bir eğrinin kısmi çevresi arc n.
bir durumdan başka bir duruma geçiverme swing n.
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet protectorate n.
bir başka noktaya odaklanma dereflection n.
tatil veya başka herhangi bir organizayonun karşıladıklarına ilaveten müşteri tarafından satın alına optional extra n.
başka bir dilden alınan sözcük loanword n.
tayin etme (bir yerden başka bir yere) transfer n.
bir liman veya başka bir merkezin geçiş sağladığı bölge hinterland n.
başka bir olayın provası prolog to n.
bir durumdan başka duruma getirme conversion n.
başka bir devletin güdümü altındaki hükümet puppet regime n.
bir şeyi başka bir şeye tutturmak için kullanılan nesne tie n.
bir memleketin başka bir devlette bulunan küçük toprak parçası exclave n.
başka bir yöne sürme (taşıtı) swerve n.
aslen başka bir kayıptan kaynaklanan kayıp consequential loss n.
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey transplant n.
birdenbire başka bir tarafa yönelme swerve n.
geçiverme (bir durumdan başka bir duruma) swing n.
bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme transfer n.
reçine (çam reçinesinden başka herhangi bir) gum n.
bir yolun başka bir yola dik açıyla katılması t junction n.
ölümden sonra ruhun bir bedenden başka bir bedene göç etmesi transmigration of the soul n.
bir devletin bir başka devletin topraklarının içine doğru girinti yapan toprak şeridi panhandle n.
ismin yalın halinden başka herhangi bir hali oblique case n.
cıva ile bir başka madeni karıştırma amalgamation n.
başka bir olayın habercisi prolog to n.
abd'de ana yola katılan veya onu kesen bir başka yol crossroad n.
bir başka devlete bağımlı olan veya onun tarafından kontrol edilen küçük devlet satellite state n.
istek üzerine bilet veya başka bir dokümanın verilmesi surrender n.
bir başka şeyden gelişerek büyüyen şey outgrowth n.
bir yerden başka bir yere geçen transfer n.
bir yerden başka bir yere geçirme transfer n.
kendi vatanından başka bir ülkede yaşayan kimse expatriate n.
bir olaya eşlik eden başka olaylar concomitant n.
bir kattan başka bir kata giden merdiven flight of steps n.
bir kattan başka bir kata giden merdiven flight of stairs n.
insan niteliklerini başka bir varlığa aktarılması anthropomorphism n.
bir yerden başka bir yere giden transmigrator n.
başka bir yer someplace else n.
mevcut durumdan başka bir duruma geçiş elocation n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medevac n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medical evacuation n.
kişinin bedenini veya bir eşyayı bulunduğu mekanda yok edip bir anda başka bir mekanda ortaya çıkarması teleportation n.
kelimenin içine başka bir kelimenin sokulması tmesis n.
başka bir görev verme reassignment n.
başka bir bedende dirilme reincarnation n.
-e bir başka örnek bedrock n.
-e bir başka örnek exactor n.
aküsü bitmiş motorun aküsünden başka bir motorun aküsüne tel bağlayarak aracı çalıştırma jump-start n.
-e bir başka örnek detachedness n.
-e bir başka örnek clinical superiority n.
-e bir başka örnek retreat n.
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife point-to-point air fare n.
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme trade-off n.
akla getirme (bir başka şeyi) suggestion n.
aktarma (bir yerden başka bir yere) transit n.
başka bir açı a different standpoint n.
karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması pale in comparison n.
bir şeyin yerine başka bir şeyi koyma replacement n.
inanılan bir şeyden vazgeçip ona zıt başka bir şeye inanabilme leap of faith n.
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer lounge n.
bir başka yer some other place n.
başka bir yer some other place n.
başka bir ülke a different country n.
bir başka soru another question n.
(başka bir şeyin) yerine geçen placeholder n.
başka bir dilden alınmış kelime loanword n.
başka bir dilden alınmış kelime borrowed word n.
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme tradeoff n.
anadili dışında başka bir dil öğrenen kimselerin başvurduğu sözlük learner's dictionary n.
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi flyposting n.
bir kuruluşun ana sözleşmesinde belirtilen yasal adının dışında kullandığı bir başka isim assumed name n.
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı mud boat n.
yüzün bir kısmının bir duyguyu ifade ederken diğer kısmının başka bir duyguyu ifade etmesi affect blend n.
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey tally n.
feodallik zamanında başka bir şövalyenin hizmetinde çalışan genç şövalye bachelorship n.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması cannibalization n.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması cannibalisation n.
yerine başka bir yapı inşa edilmesi amacıyla yıkılan bina teardown n.
bir durumdan öğrenilen becerinin ona benzer başka bir durumda kullanılması carry-over n.
başka bir şekilde kodlama recoding n.
başka bir konuya atlama tangent n.
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi backscratcher n.
başka bir şekilde söyleniş different way of saying n.
işveren tarafından dadı, bahçıvan veya bir evde çalışan başka bir işçi için ödenen sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortası vergilerinin bir kısmı nanny tax n.
adayı anakaraya veya başka bir adaya bağlayan kumul tombolo n.
doğum amacıyla başka bir ülkeye seyahat birth tourism n.
ortak bir yan duvar ile başka eve bağlı olan çok katlı aile evi town house n.
başka bir eylemden önce yapılan şey antefact n.
bir kimseden yayılan ve başka insanları etkileyen özellik aura n.
bir şeyi başka bir şeyin içine koyma envelopment n.
jetle popüler bir yerden başka bir popüler yere seyahat etme jet-setting n.
bir şeyi başka bir şeyin dışına yerleştirme extraposition n.
kısmen başka bir şeyin üzerine binmek lap n.
başka bir şeyle bitişik durumda olmak lap n.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match n.
bir kıyafetin üstüne veya altına giyilen başka bir kıyafet layer n.
bir orkestrayı, koroyu veya başka bir müzik grubunu yöneten kimse manuducent n.
bir başka ülkede mal alma yetkisi mart [obsolete] n.
başka bir araziye toprak taşımak için kazılmış yeşil bir tarla sınırı windrow [uk] n.
uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey blood brother n.
bir madde formunun veya oluşumun başka bir forma veya oluşuma varsayımsal dönüşümü maturation [obsolete] n.
bir yerde kalıp başka bir yerde yemek yiyen kimse mealer n.
bir şahsiyetle veya doğaüstü bir varlıkla başka bir kimsenin üzerinden iletişim kurulabileceği inancı mediumism n.
başka kuralların nasıl kullanılması gerektiğini açıklayan bir kural metarule n.
(arabalı at yarışında) atın tırıstan koşuya veya başka bir adıma geçmesi break n.
bir yerden benzer başka yere giden kimse hopper n.
(ingiliz bilardosunda) başka bir topa çarptıktan sonra kendi topunu deliğe sokan vuruş loser [uk] n.
bir yerden başka yere hareket edebilme locomobility n.
başka bir tarafına çevirme obversion n.
başka bir şeyin sonucuna dayanan durum dependency n.
birinden başka birine karşılıksız olarak devredilen bir şey gift n.
başka bir hayvanı temizleyen hayvan groomer n.
bir başka yüzüğün kaymasını önleyici yüzük guard n.
bitişik mülkteki başka bir petrol kuyusunun karşısına açılan petrol kuyusu offset n.
kurum, alan, uygulama, yayın veya kelimenin başka bir ülke veya dildeki karşılığı opposite number n.
(birinin) başka bir yerdeki dengi opposite number n.
(üründe) değersiz başka bir madde eklenmesi sonucu hacim artışı overrun n.
curling taşının başka bir taşla çarpışmasından sonraki hareketi roll n.
bir şeyi başka bir şeyin içinde eritme illiquation [rare] n.
bir şeyi başka bir şeyin içinde çözündürme illiquation [rare] n.
başka bir şey ile karıştırma confusion n.
başka bir şeyin içinde var olma inbeing n.
sahibi başka ülkede yaşayan bir fabrikada görevli yerel yönetici mill agent n.
tüm dinlerin tanrılarının başka gezegenlerden geldiğine dair bir inanç alientology n.
başka bir şeyle bağlantılı olan şey concomitance n.
bir şeyin bir boyutunun başka boyuta oranı index n.
(başka bir gösterime) karşıt gösterim yapan kimse counterdemonstrator n.
(nesne yönelimli programlamada) bir sınıf işlevinin başka sınıf özelliklerinin aktarımıyla artırılması inheritance n.
başka konuşmaların arasına eklenen bir konuşma interspeech n.
bir konuşmacının veya yazarın başka bir kişi veya nesne olarak konuşarak izleyiciyle iletişim kurduğu retorik bir araç prosopopoeia n.
başka bir şeye çarpan şey percutient n.
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey praecognita n.
etkisi veya geçerliği başka bir unsura dayanan varsayım precondition n.
başka aletlerde kullanılan yayılan çizgileri bulunan yuvarlak bir kart rose n.
bir mevsimle, haftanın bir günüyle veya başka herhangi bir dönem ile ilişkilendirilen örüntü, değişim veya dalgalanma seasonalities n.
başka bir rüyanın devamı olan rüya serial dream n.
insanoğlundan önce dünya'da başka bir uygarlığın yaşadığını öne süren hipotez silurian hypothesis n.
bir film veya dizinin uyarlandığı orijinal kitap, oyun veya başka bir eser source material n.
bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması moral licensing n.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran purist n.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran book purist n.
başka bir kimsenin yerel yargı yetkisine tabi kimse socager n.
birşeyi başka bir yere temelli götürmek transplant v.
getirmek (bir durumdan başka duruma) convert to v.
yönünü değiştirip başka bir yöne çevirmek deflect something into v.
bir uygulamadan başka bir uygulamaya geçmek change over to v.
getirmek (bir durumdan başka duruma) convert from v.
birdenbire başka bir tarafa yönelmek swerve v.
geçmek (ruh ölümden sonra bir bedenden başka bir bedene) transmigrate v.
bir uygulamadan başka bir uygulamaya geçmek change over from v.
bir şey başka bir şeyin sonucunu etkilemek tilt the balance v.
bir şeyi başka bir şeye uydurmak tally up with v.
başka bir tarihe ertelemek put something over to v.
damga ile bilet veya başka bir belgeyi onaylamak stamp v.
farklı bir biçimde yazmak veya söylemek (başka birinin yazdıklarını/söylediklerini) rehash v.
götürmek (bir yerden başka bir yere) transport v.
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak shade into v.
göç etmek (ruh ölümden sonra bir bedenden başka bir bedene) transmigrate v.
başka bir şekilde ifade etmek reword v.
bir şeyi başka bir şeye dolamak entwine something around v.
benzeri olmak (başka birinin/başka bir şeyin) correspond to v.
bir şeyi sonradan gelişigüzel bir şekilde başka birşeye eklemek tack something on to v.
bir başka yöne yönelmek canalize v.
başka bir yere göndermek send away v.
atlayarak geçmek (bir konudan başka bir konuya) skip v.
bir şey başka bir şeye uymak tally up with v.
bir şey başka bir şeye bağlı olmak be conditioned by v.
girmek (bir grubu bırakarak başka bir gruba) go over v.
bir şeyi başka bir şeyin üzerine bindirmek superimpose on v.
bir şeyi başka bir tarihe ertelemek put something over to v.
bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak trade something in v.
başka bir işi olmak have other fish to fry v.
bir elemanı başka bir elemanın içine geçirmek telescope v.
geliştirerek (başka bir şey) yapmak work up into v.
herhangi bir cisme başka bir cismi katarak fazlasını alamayacak derecede doldurmak embrue v.
geçirmek (bir yerden başka bir yere) shift v.
bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırmak smash through v.
birdenbire başka bir yöne sürmek (taşıtı) swerve v.
daha aşağı fiyat teklif etmek (başka bir kimse veya firmadan) underbid v.
elde etmek (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) win v.
bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek make something into v.
bir tondan başka bir tona geçmek modulate v.
bir şeyi başka bir şeye fermuarla takmak zipper one thing into another v.
bir şeyi başka bir şeyle telafi etmek compensate for one thing with another v.
hayal gücünü kullanarak bir şeye başka bir anlam yüklemeye kalkmamak interpret something strictly v.
bir şeyi başka bir şeyin kisvesine büründürmek cloak something in a guise of v.
bir durumdan başka bir duruma geçivermek swing v.
bir şeyi başka bir şeyle telafi etmek compensate for one thing by another v.
bir yerden çıkararak başka bir yere dikmek (bitkiyi) transplant v.
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki) transplant v.
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak shade off into v.
bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek parlay one thing into another v.
başka bir konuma geçmek transfer v.
bir başka yöne yönelmek canalise v.
başka bir şey yaparak bir şeyi tamamlamak follow up v.
götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere) take away v.
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak be in transit v.
karar vermeye çalışırken bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak weigh one thing against another v.
başka bir şekilde ifade etmek rephrase v.
ayırmak (başka birinden/başka bir yerden) take away from v.
bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak trade something in for v.
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak be in transit v.
bir uygulamadan başka bir uygulamaya geçmek change over v.
geçivermek (bir durumdan başka bir duruma) swing v.
asıl işinden başka bir işte de çalışmak moonlight v.
geçmek (başka bir konuya) pass on to v.
getirmek (bir durumdan başka duruma) convert into v.
bir şey mantıken (başka bir şeyi) gerektirmek presuppose v.
yerine geçmek (başkasının/başka bir şeyin) take over v.
bir grubu ayırmak (başka bir gruptan) sift out (from) v.
insan niteliklerini başka bir varlığa vermek anthropomorphize v.
bir başka boyut katmak add another dimension v.
bir şeyi başka bir amaçla kullanmak üzere değiştirmek repurpose v.
başka bir amaca uygun hale getirmek repurpose v.
başka bir amaçla kullanılmak üzere değiştirmek repurpose v.
bir başka ülkenin kültürünü almak acculturize v.
bir başka ülkenin kültürünü empoze etmek acculturize v.
(bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek suit to v.
bir şeyin yerine başka bir şey koymak replace v.
yapacak başka bir şeyi kalmamak have nothing else to do v.
(başka bir ülkeye) göç etmek emigrate v.
bir taşıma biçiminden bir başka taşıma biçimine geçirmek transship v.
sokmak (bir başka şeyin içine) thrust into v.
hakimiyetine sokmak (bir başka şeyin) subordinate to v.
üstüne bindirmek (bir başka şeyin) superimpose over v.
uymak (bir başka şeye) check out with v.
uydurup yapmak (başka bir şeyden) contrive from v.
ayırmak (bir şeyleri başka şeylerden) sort v.
saplamak (bir başka şeye) strike into v.
çıkarmak (bir sayıyı başka bir sayıdan) take away from v.
bir sayıyı başka bir sayıdan çıkarmak take away from v.
meydana gelmek (bir olay/bir durum meydana geldikten sonra başka bir şey) supervene v.
uygun bir hale getirmek (bir başka şeye) suit to v.
çarpıp batırmak (bir başka tekneye) run down v.
açılmak (bir oda başka bir odaya) communicate with v.
akla getirmek (bir başka şeyi) be suggestive of v.
meydana gelmek (bir olay/bir durum sürerken başka bir şey) supervene v.
bir yerden alıp başka yere koymak shuffle v.
üstüne koymak (bir başka şeyin) superimpose over v.
akla getirmek (bir başka şeyi) suggest v.
sürmek (bir başka şeyin üstüne) spread v.
tutmak (bir başka şeyi) agree v.
uymak (bir başka şeye) agree v.
bir dile ait bir yazıyı başka bir dilin harfleriyle yazmak transliterate into v.
dönüştürmek (bir başka şeye) transform into v.
aktarmak (bir başka yere) transpose to v.
koymak (bir başka yere) transpose to v.
olaya başka bir açıdan bakmak view something from a different standpoint v.
olaya başka bir açıdan bakmak look something from a different standpoint v.
olaya başka bir açıdan yaklaşmak approach something from a different standpoint v.
başka insanların arasına karışmadan sakin bir yaşam sürmek keep oneself to oneself v.
başka bir yere dikmek (bitki) transplant v.
bir başka tekneye doğru yol almak bear down upon v.
bir başka tekneye doğru yol almak bear down on v.
bir başka hal almak take yet another turn v.
bir başka hal almak take yet another twist v.
başka bir ülkeye sığınmak take refuge v.
daha mühim başka bir iş yüzünden yapmamak overslaugh v.
telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak teleport v.
başka bir işe geçmek change one's job v.
bir yerden başka bir yere göç etmek immigrate to some place from some place v.
bir yerden başka bir yere göç etmek immigrate into some place from some place v.
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak catch her husband in bed with another woman v.
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak find her husband in bed with another woman v.
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak mix something up with something else v.
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak mistake something for something else v.
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak confuse one thing with another v.
bir şeyi başka bir şey sanmak mistake something for something else v.
bir şeyi başka bir şey sanmak mix something up with something else v.
bir şeyi başka bir şey sanmak confuse one thing with another v.
başka bir işle meşgulmüş gibi davranmak pretend to be busy doing something else v.
bir yerden başka bir yere göç etmek emigrate from some place to some place v.
birini bir başka birine emanet etmek entrust someone to someone v.
başka bir kadın için karısını terk etmek leave one’s wife for another woman v.
(bir şeyi başka bir şeyle) değiştirmek swap something for something else v.
dikkatini (başka) bir şeye çevirmek/yöneltmek turn one's attention to something v.
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek diversify from something into something else v.
başka bir alıcı bulmak find somebody else to sell v.
insan niteliklerini başka bir varlığa vermek anthropomorphise v.
bir başka okulla veya şehirle eşleşmek twin v.
(bir başka ülkeye giderken) bavulda taşınmak go in suitcase v.
bir madeni başka bir madenle kaplamak clad v.
gözü başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar bir şeyden etkilenmek be so affected by something that one can't think of anything else v.
bir ırka karşı başka bir ırkta önyargı ya da korku uyandırmak race-bait v.
başka bir kimsenin meydan okumasına karşı koymak take a dare v.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak cannibalize v.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak cannibalise v.
ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek take a rain check v.
bir durumdan başka bir duruma dönüşmek teedle board v.
(bir şeyi) başka bir şeye çarpacak şekilde ilerletmek catch v.
başka bir kullanıma adapte etmek recycle v.
(bir şeyi başka bir şeye) değişmek change [obsolete] v.
başka bir yere koymak transplace v.
(bakanı) başka bir göreve atamak transport [scottish] v.
(cemaat kilisesini) cemaatin başka bir bölümüne aktarmak transport [scottish] v.
(bir şeyi) başka bir şeye bağlamak alligate v.
(bir şeyi başka bir şeyin) yanına veya karşısına yerleştirmek appose v.
başka bir şey haline gelebilmek make v.
(başka bir şey kadar) iyi performans gösterememek underperform v.
(başka bir şeyden) daha kötü performans göstermek underperform v.
(bir nesneden veya yönden) başka tarafa bakmak unfix v.
(bir şeyi başka bir şeyden) çıkarmak untack v.
(bir şeyi başka bir şeyden) ayırmak untack v.
(bir şeyi başka bir şeyden) koparmak untack v.
(bir şeyi başka bir şeyden) sökmek untack v.
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek mask v.
(başka bir unsuru) karmaşık bir bütüne dahil etmek weave v.
(bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak hang up v.
(org borularını) başka bir bölmeden havayla doldurmak borrow v.
(renk tonunu) başka bir renk veya ton ekleyerek değiştirmek break v.
kamerayı başka bir yere yerleştirmek break v.
(bir şeyi başka şeye) dayandırmak hinge v.
(bir şeyi başka şeye) bağımlı kılmak hinge v.
başka bir şeye benzetmek misdeem v.
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak misdeem v.
bir kimseyi başka biriyle karıştırmak misdeem v.
ay'da veya kütle çekimin düşük olduğu başka bir yüzeyde yürüyormuşçasına sekerek yürümek moonwalk v.
başka bir sürümünü yapmak render v.
başka bir teklifi kurula sunmak entertain a motion v.
bir ürünü başka bir ürünle paket yaparak tek fiyata satmak bundle v.
zamanla ve fark etmeden başka bir şeyin içinde kaybolmak glide v.
bir yerden başka yere gitmek locomote v.
bir yerden başka yere hareket etmek locomote v.
(alfabeyi veya metni) belirli sıradaki her harfi alarak başka bir sıraya sokmak decimate v.
her zamanki yoldan gitmek yerine başka bir yoldan gitmek detour v.
(hayvan) kendi kendini veya başka bir hayvanı temizlemek groom v.
(birine başka bir şey) vermek hit v.
başka bir kart vermek hit v.
başka bir kartı olmak hit v.
başka alan koduyla aynı bölge sınırlarına sahip yeni bir alan kodu oluşturmak overlay v.
(başka bir şeyden) daha kötü kokmak overstink v.
(başka bir şeyden) daha iğrenç kokmak overstink v.
(gök cismi) ufkun veya başka bir gök cisminin arkasında kalarak kaybolmak immerge [obsolete] v.
bir şeyi başka bir şeyin yerine kullanmak substitute v.
bir şeyin yerine başka şeyi koymak commute v.
(şahsa özel bir yeşil alanı) başka bir şeye dönüştürmek dispark v.
(bir şeyi) aralıklarla (başka şeyin) içine eklemek interleave v.
(bir şeyi) aralıklarla (başka şeyin) içine sokmak interleave v.
(elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek double v.
başka bir şeyle birleştirmek coannex v.
başka bir şeyle birleştirerek modifiye etmek compound v.
başka bir şeyle karıştırmak compound v.
başka bir şeyin sırtındaymış gibi çalışmak veya taşınmak piggyback v.
(bir şeye) başka bir şeyin dış hatlarına uydurarak biçim vermek contour v.
bir yerdeki konuya başka yerdeki notla atıfta bulunmak cross-refer v.
bir konudan başka konuya atıfta bulunmak cross-reference v.
(bir şeyi) başka maddeye yedirmek inlay v.
bir başka ülkenin meselelerini etkilemek penetrate v.
samanı dirgenle alıp başka bir yere atmak pitch v.
başka bir şeyle özdeşleştirmek coequate v.
aniden başka bir moda girmek flash v.
(genç fideyi) orijinalinden başka bir saksıya çıkarmak prick v.
başka bir yıldızın önüne geçmek precede v.
başka bir olay gerçekleşmeden önce (bir şeyi) bir yere yerleştirmek preposition v.
başka bir maddenin etkisi ile kuru ve sert hale gelmek season v.
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkmak proxy v.
birden bir konudan başka konuya geçen (konuşma tarzı) abrupt adj.
başka bir şeyin yerine kullanılan substitute adj.
kendi vatanından başka bir memlekete yerleşmiş expatriated adj.
hastalığı vücudun başka bir bölümüne taşıyan ilaç revulsive adj.
arkasına başka bir araç takılmış tailgated adj.
başka bireylerle bir arada olmaktan hoşlanan gregarious adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) subordinate adj.
başka (bir) another adj.
sürekli bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili transmigratory adj.
başka bir ülkede oturan expatriate adj.
bir başka further adj.
-e bir başka örnek fantastic adj.
kültürel etkileşim ile/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirler ile ilgili acculturational adj.
kültürel etkileşim ile/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirler ile ilgili acculturative adj.
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan acculturational adj.
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan acculturative adj.
kullanıldıktan sonra geri dönüşümle işlem görüp başka bir ürün için kullanılan post-consumer adj.
kullanıldıktan sonra geri dönüşümle işlem görüp başka bir ürün için kullanılan postconsumer adj.
kendisinden başka bir şeyi anlatan heterological adj.
başka bir forma dönüştüren reductive adj.
başka bir forma dönüştürme ile ilgili reductive adj.
dolaylı olarak başka bir kaynaktan gelen reflected adj.
başka bir şeye bağlı olmayan noncontingent adj.
başka bir şey tarafından meydana getirilmeyen noncontingent adj.
başka bir türden another-gaines adj.
başka bir türden another-gates adj.
başka bir türden another-guess adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) understrapping adj.
başka bir şey gibi gösterilmemiş undissembled adj.
başka bireylerle bir arada olmaktan hoşlanmayan ungregarious adj.
başka bir şeyle karıştırılamaz unmistakable adj.
başka bir şeye dönüşemez untransmutable adj.
başka bir renkle beneklenmiş mealy adj.
taşıyıcısının annesinin veya başka bir kadın atasının adından türetilen metronymic adj.
başka bir şeyle aynı yönde dönen homotropal adj.
bir yerden başka yere giden hopping adj.
bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili locomotory adj.
bir yerden başka bir yere gidebilen locomotory adj.
bir yerden başka bir yere geçen of passage adj.
bir bölgeden başka bir bölgeye geçen of passage adj.
bir iklimden başka bir iklime geçen of passage adj.
başka bir renk tonu ile hafifçe renklendirilmiş off adj.
yapı veya etki açısından başka bir şeyle benzer olan on-air adj.
önemli ve temel bir şeyin veya kimsenin, peşinden gelen başka bir tanesiyle kombininden oluşan one-two adj.
başka bir şeye veya kimseye oranla değerlendirilen comparative adj.
başka bir ifadeden türetilemeyen ve başka bir ifadeyle bağdaşmayan independent adj.
bir başka öge yerine geçebilen öge grubu üyeleri olarak ilişkili paradigmatic adj.
bir şeyi başka şeylerden ayıran precisive adj.
(genellikle başka bir kelimeyle birlikte kullanılır, dört ayaklı memeliler) belirli bir şekilde çiftleşen coupled adj.
aniden başka bir şeyin ortasına çıkan bir şeyle ilgili intersilient adj.
başka bir şeyin içine giren intussuscepted adj.
başka bir ülkede bulunan foreign adj.
rengi başka bir değerli taşınkine benzeyen (korendon veya safir) oriental adj.
(biyolojik adlandırmalarda) başka bir türe verilmiş olan preoccupied adj.
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkan proxy adj.
başka bir ifadeyle in other saying adv.
başka bir zaman another time adv.
başka bir yere another place adv.
bir yerden başka bir yere from pillar to post adv.
başka bir şekilde temin edilmemektedir not otherwise provided adv.
başka bir deyişle in other saying adv.
başka bir yerde else where adv.
başka bir sözcüğün harfleriyle oluşturulmuş olarak anagrammatically adv.
başka bir yer elsewhere adv.
başka bir gün some other day adv.
başka bir yerde at someplace else adv.
başka bir yerde at somewhere else adv.
başka bir yerde in some other place adv.
başka bir yerde in a different place adv.
başka bir yerde in other place adv.
başka bir yerde in a different location adv.
başka bir açıdan from a different viewpoint adv.
bir başka deyişle put it differently adv.
başka bir yere anywhere else adv.
başka bir yerde anywhere else adv.
başka bir uyarı olmaksızın without further notice adv.
başka bir ülkeden from another country adv.
yine bir başka deneyde in still another experiment adv.
başka bir zaman anon adv.
başka bir ifadeyle innuendo adv.
bir başka ifadeyle innuendo adv.
yassı tarafı başka bir yüzeye temas edecek şekilde flatways adv.
yassı tarafı başka bir yüzeye temas edecek şekilde flatwise adv.
-den başka bir şey nothing but prep.
(bir şey, başka bir şeyin) arasından through prep.
(başka bir şeyden) daha yakın within prep.
(başka bir şeyden) daha uzakta olmayan within prep.
başka bir şey something else pron.
bir başka another pron.
başka bir durumda or conj.
avustralyalı ve başka bir milletin birleşimi anlamına gelen ön ek austr- pref.
bir gün … başka gün sometimes . . . sometimes expr.
Phrasals
(dikkatleri/gözleri birinden veya bir şeyden) başka yere çekmek avert (something) (away) from n.
(dikkatleri/gözleri birinden veya bir şeyden) başka yere çekmek avert something (away) from someone or something n.
zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek carry off v.
bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak play (something) off as (something else) v.
başka bir şey olarak düşünmek/görmek/algılamak read (someone or something) as (someone or something) v.
başka bir şey olduğunu sanmak read (someone or something) as (someone or something) v.
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek blow in v.
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek blow into v.
(başka bir şeye) çekmek steer toward (something) v.
(bir şeyi başka bir şeyden) kaynatarak çıkarmak boil (something) out of (something) v.
bir şeyi başka bir şeyden kaynatarak çıkarma boil something out of something v.
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) tam önüne yerleştirmek/koymak set (someone or something) before (someone or something) v.
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) tam önüne yerleştirmek/koymak set something before (someone, something, or some creature) v.
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) arkasına yerleştirmek place behind (someone or something) v.
(birini veya bir şeyi başka birinden veya bir şeyden) daha arkaya/aşağıya koymak place behind (someone or something) v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek place behind (someone or something) v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az önem vermek place behind (someone or something) v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az değer vermek place behind (someone or something) v.
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) daha alt sıraya koymak/yerleştirmek place someone or something behind someone or something v.
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) arkasında/gerisinde bitireceğini tahmin etmek place someone or something behind someone or something v.
bir yerden başka bir yere arabayla gitmek drive between v.
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek fall between (two things) v.
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek fall between (something and something else) v.
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak get between v.
(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak get between v.
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak get between (someone or something and someone or something else) v.
(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak get between (someone or something and someone or something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak intersperse (something) between (something) v.
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak intersperse something between something v.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa götürmek bring away v.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa taşımak bring away v.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa almak bring away v.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzaklaştırmak bring away v.
(bir şeyi başka bir şeyin) yanından çekmek/alıp getirmek bring away v.
(başka bir şeyi yaparak) devam etmek continue by (doing something) v.
(başka bir şeyi yapmaya) geçmek continue by (doing something) v.
(başka bir şeyi yaparak) devam etmek continue by doing something v.
(başka bir şeyi yapmaya) geçmek continue by doing something v.
(başka bir şey) demek istemek mean (something) by (something) v.
(başka bir şey) kastetmek mean (something) by (something) v.
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak mean (something) by (something) v.
(başka bir şey) demek istemek mean by something v.
(başka bir şey) kastetmek mean by something v.